Bağırmadan, Suçlamadan, Kırmadan: Olgun Olmanın Gücü 💪
Duygusal olgunluk kavramıyla tanışmış mıydınız?
Sevgili okuyucu,
Daha önce Yakın İlişkiler ekibi olarak yazdığımız ve büyük bir gayretle size ulaştırdığımız bültenlere bir süredir zaman ayırmakta zorlanıyorduk. Hatta bu nedenle bir “ara verme” bülteni bile yazmıştık. Açıkçası ben de uzun zamandır bireysel bir bülten hazırlama isteği içerisindeydim ama bir türlü cesaret edemiyordum. Yeni yılla beraber Yakın İlişkiler bültenlerini üzerime almanın mantıklı bir karar olabileceğini fark ettim. Umarım bu karar sizin de hoşunuza gider. Elimden geldiğince haftada bir olacak şekilde bu bülteni size ulaştırmaya çalışacağım. Bu vesileyle bültenimin adını da “Kendine Yakın Bülten” koymaya karar verdim. Bu bülteni kendimizle ve başkalarıyla kurduğumuz ilişkileri derinlemesine anlamamızı sağlayacak bir paylaşım alanı olarak kullanmayı planlıyorum.
İlk bültenimin konusu duygusal olgunluk. Bu konuyu seviyorum çünkü duygularımız ve duygularımızla aramızdaki bağ, başkalarıyla kurduğumuz iletişimin temelini oluşturuyor.
Hiç, hayatınızda sürekli şikayet eden, çözüm önerilerinizi dinlemeyen ya da her şeyde bir eksik bulan biri oldu mu? Ya da bazen bu kişinin siz olabileceğini hiç düşündünüz mü? Hepimiz zaman zaman duygusal olgunlukla ilgili zorluklar yaşıyoruz. Bu hafta hem bu önemli kavramı derinlemesine ele alıyor hem de sizi kendinizi değerlendirmenize yardımcı olacak bir yolculuğa çıkarıyorum. 🌸
Sevgilerimle,
Psikolog Dr. Gizem Sürenkök
Duygusal Olgunluk Ne Demek?
Duygusal olgunluk, duygularımızı tanıma, kontrol etme ve uygun şekilde ifade edebilme becerisi olarak tanımlanıyor. Duygusal olarak olgun olduğumuzda:
• Duygularımızı iyi tanıyor ve yönetebiliyoruz.
• Kolayca empati kuruyor, başkalarının duygularını anlayabiliyoruz.
• Zor durumlarda sakin kalıyor ve çözüm odaklı hareket edebiliyoruz.
• Sağlıklı sınırlar koyuyor ve başkalarının sınırlarına saygı gösterebiliyoruz.
• Değişimlere adapte olabiliyor ve olumsuzluklar karşısında dayanıklılık gösterebiliyoruz.
Tabii ki hiçbirimiz duygusal olarak “olgun” doğmuyoruz. Bu beceriyi geliştirmeye ailede başlıyoruz ve zamanla bu konuda daha iyi hale geliyoruz. Duygusal olgunluğun, zaman içerisinde öğrenilebilen ve geliştirilebilen bir beceri olması, aslında bence bunun için hiçbir zaman geç kalmadığımızı gösteriyor.
Duygusal Olarak Olgun Olmayan Davranışlar
Duygusal olgunluk eksikliği, birçok davranışımızda kendini ele verebiliyor. Üstelik hem bizi hem de başkalarıyla olan ilişkilerimizi zedelebiliyor. İşte bu davranışlardan bazıları:
Ani öfke patlamaları: Küçük bir olay karşısında bile büyük tepkiler verme.
Başkalarını suçlama: Sorunlar için sürekli başkalarını sorumlu tutma ve kendi sorumluluğunu görmezden gelme.
Gaslighting: Karşı tarafın hislerini veya gerçekliğini manipüle etme.
Dürtüsellik: Düşünmeden hareket etme ve sonuçlarını göz ardı etme.
Hakaret ve küçümseme: Tartışmalarda karşı tarafı sözlerle aşağılamaya çalışma.
Empati eksikliği: Başkalarının duygularını ve perspektifini görmezden gelme.
Sınır ihlalleri: Başkalarının sınırlarına saygısızlık yaparken kendi sınırlarını katı bir şekilde savunma.
Bu davranışları göstermek tabii ki bizi ve ilişkilerimizi zorluyor ama farkındalık ve doğru araçlarla değişim gerçekten de imkansız değil.
Duygusal Olgunluğunuzu Değerlendirmek İçin 15 Soru
Bülteni okurken “Acaba ben duygusal olarak olgun bir insan mıyım?” diye düşünüyor olabileceğinizi tahmin ediyorum. Bu sebeple size kendi duygusal olgunluğunuzu değerlendirmenize yardımcı olacak kapsamlı bir liste hazırladım. Hadi gelin bu sorulara birlikte bir göz atalım:
Stresli bir durumda nasıl tepki veriyorum? Sakin mi kalıyorum, yoksa kontrolümü kaybediyor muyum?
Duygularımı tanımlayabiliyor ve adlandırabiliyor muyum?
Hangi durumlarda hangi duyguları hissettiğimi anlayabiliyor muyum?
Tepkilerimi duruma göre ayarlayabiliyor muyum?
Karşımdaki kişilerin duygularını anlamaya çalışıyor muyum?
Değişimlere kolayca adapte olabiliyor muyum?
Hatalarımı kabul edebiliyor muyum?
Sağlıklı sınırlar koyabiliyor ve başkalarının sınırlarına saygı duyabiliyor muyum?
Tartışmalarda suçlamak yerine çözüm bulmaya odaklanıyor muyum?
Özür dilemeyi biliyor ve bunu yaparken içten davranıyor muyum?
Duygularımı sağlıklı yollarla (örneğin spor, meditasyon) ifade edebiliyor muyum?
Günlük küçük problemleri büyütmeden çözebiliyor muyum?
Sorunlar karşısında yalnızca başkalarını mı suçluyorum, yoksa kendi sorumluluğumu da görüyor muyum?
Başkalarının duygusal ihtiyaçlarını anlamaya çalışıyor muyum?
Hayatın zorluklarını öğrenme fırsatı olarak görebiliyor muyum?
Bu soruların yanıtları, duygusal süreçlerinizi analiz etmenize ve üzerinde çalışmanız gereken noktaları belirlemenize yardımcı olacaktır.
Duygusal Olgunluğu Geliştirmek İçin 7 Adım
Yukarıda da bahsettiğim gibi duygusal olgunluğu geliştirmek zaman alan bir süreç. Peki bu konuda neler yapabiliriz?
Duygularımızı Tanıyalım ve Kabul Edelim: İlk adım, hissettiğimiz duyguları fark etmek ve bunları kabul etmekle başlıyor. Olumsuz duyguları bastırmak yerine, anlamaya çalışmak bize iyi geliyor. Bunun için kendimize şu soruları sorabiliriz: “Şu an ne hissediyorum?”, “Bu duyguyu neden hissediyorum?”. Duygularımızı yargılamadan anlamaya çalışmak, onları düzenlemeye başlamanın ilk adımı oluyor.
Duygularımızı Yönetmeyi Öğrenelim: Zor duygularla her zaman sağlıklı bir şekilde başa çıkamayabiliyoruz. Ancak, stresli anlarda derin nefes alma, kısa bir yürüyüş yapma ya da güvendiğimiz biriyle konuşma gibi yöntemler gerçekten de çok işimize yarıyor. Ayrıca meditasyon, farkındalık çalışmaları veya yazı yazma gibi yöntemlerle duygularımızı daha iyi yönetebiliyoruz.
Empati Becerimizi Geliştirelim: Karşımızdaki kişinin duygularını ve perspektifini anlamaya çalışmak da duygusal olgunluğumuzu geliştiriyor. Bunun için kendimize şu soruları sorabiliriz: “Bu durumda o kişi nasıl hissediyor olabilir?”, “Onun yerinde olsaydık ne düşünürdük?”. Empati, ilişkilerimizi güçlendiren ve diğer insanları anlamamızı kolaylaştıran önemli bir beceri olarak karşımıza çıkıyor.
Sorumluluk Almayı Öğrenelim: Zor durumlarla karşılaştığımızda ya da bir tartışmada, kendimize şu soruları sormayı öneriyorum: “Bu durumda benim rolüm neydi?”, “Hangi davranışımı değiştirebilirim?”. Hatalarımızı kabul etmek, kendimize karşı dürüst olmamızı ve problemleri çözmek için adım atmamızı sağlıyor.
Sağlıklı Sınırlar Koyalım ve Esnek Olalım: Hem kendimizi hem de başkalarını korumak için sağlıklı sınırlar koymayı öğrenmemiz işimize yarıyor. Ancak bu sınırların gerektiğinde esnetilebilir olmasına da dikkat etmemiz gerekiyor. Örneğin, yoğun bir iş programımız varken bir arkadaşımızın acil ihtiyacına destek olmak için planımızı değiştirebiliyoruz. Denge kurmak, hem kendimize hem de çevremizdekilere karşı daha adil olmamıza yardımcı oluyor.
Tepkilerimizi Gözden Geçirelim: Her durumda en doğru tepkiyi vermeyebiliyoruz. Bu yüzden de verdiğimiz tepkileri bir değerlendirmemiz gerekiyor. Örneğin, birine kızdığımızda, bu durumun bizi neden ve nasıl etkilediğini düşünmemiz işe yarayabiliyor. Kendimize şu soruları sormamız iyi gelebiliyor: “Bu duygu bize ne anlatmaya çalışıyor?”, “Bu tepki gerçekten gerekli mi?”. Bu şekilde, tepkilerimizi daha bilinçli bir şekilde yönlendirebiliyoruz.
Kendimize Karşı Nazik Olalım ve Süreci Benimseyelim: Hepimiz zaman zaman duygusal olarak olgun olmayan tepkiler verebiliyoruz. Bu durumlarda kendimizi suçlamak yerine, hatalarımızdan ders çıkartmamız gerekiyor. Duygusal olgunluğun bir süreç olduğunu hatırlamak ve kendimize karşı nazik olmak, bu yolculukta bizi motive ediyor ve ilerlememizi kolaylaştırıyor.
NE DİNLEYEBİLİRİM?
Sia’nın 2004 yılında çıkan şarkısı “Breathe Me”, benim zihnimde duygusal olgunluk temasına güçlü bir şekilde bağlanıyor. Şarkıda kendi kırılganlığımızı kabul edebilmek, mükemmel olmama halimizle yüzleşebilmek, destek isteyebilmek, sorumluluk alabilmek, hata yapabilen tarafımızı kabul edebilmek ve kendimizi yeniden inşa edebilmek gibi konulara yapılan atıflarla aslında duygusal olgunluğun birçok ana başlığına değiniliyor. Daha önce dinlemediyseniz bu şarkıya bir şans vermenizi, dinlediyseniz de bir de bu gözle Sia’ya kulak vermenizi öneriyorum.
Duygusal olgunluk demişken bu konuyla yakından ilgili 2 podcastimin linkini de buraya bırakmak istiyorum.
Birincisi bizi strese sokan bir durumla karşılaştığımızda biraz daha olgunlukla hareket edebilmemize yardımcı olabilecek bir konuya değiniyor:
İkinci podcast ise hayatta daha esnek olma konusuna vurgu yapıyor:
NE İZLEYEBİLİRİM?
Her izlediğimde beni ağlatan bir filmi bu bültende önermem mantıklı mı emin olamasam da sizinle bu filmi mutlaka paylaşmak istiyorum: The Pursuit of Happyness (Umudunu Kaybetme). Daha önce izlemiş olabileceğinizi tahmin etsem de “duygusal olgunluk ne demek” sorusuna çok güzel bir cevap oluşturan bu filmi bir de bu açıdan izleyeceğinizi umuyorum. Will Smith’in kendi oğluyla oynadığı bu film, bir hayatta kalma çabası.
NE OKUYABİLİRİM?
Daniel Goleman - Duygusal Zeka
Daniel Goleman’ın “Duygusal Zeka” kitabı; duygusal farkındalık, duyguları yönetme, empati ve sosyal becerilerin hayatımızdaki önemini vurguluyor. Kitap hem bu kavramı daha yakından tanımamızı sağlıyor hem de duygusal olgunluğumuzu geliştirebileceğimiz önerilerle kendimizi ileriye götürmenin yollarını da anlatıyor. Bu yöntemlerle duygusal zekamızı geliştirerek hem kendimizle hem de çevremizle daha derin ve anlamlı bağlar kurabileceğimizi gösteriyor.
Umarım bültenin yeni hali hoşunuza gitmiş, size iyi gelmiştir. Konu önerilerinizi ve her türlü yorumunuzu benimle her zaman paylaşabilirsiniz. Bir sonraki bültende görüşmek üzere!
Sevgilerimle,
Psikolog Dr. Gizem Sürenkök
Merhaba ilk defa okuyorum bültenlerinizi emeğinize sağlık👏🏻 İsmi de muhteşem👏🏻💜